Evinin darmadağın çatı katından, kırık dökük eski bir tabutumsu sandığın içine vuran güneşe aldırmadan; solgun ve kana aç vampir makyajına ve dişlere ihtiyaç duymadan, Dracula'nın her gün uyanacağı yeri hazırlamış olması ve bana çılgınca ortalıkta koşturarak her şeyi anlatması, bir vampirin yaşaması için elverişli koşulların eksikliğiyle beni mantık bıkbıklamalarına gark etse de... "Zekam ve olayları işleyiş şeklim o mantıkları aratmaz bea Şeyda, bunlar zaten şimdiye kadar hep yapıldı. Belki de artık değişik bir açıdan Dracula lazımdır insanlara... Dont vövreeeyy!" dedi ve daha fazla sorgulamadan susup, hak verdim. Gerçekten de adamın zekası, işlenişe her zaman aynı zevki vermese de, hangi fikri ya da seçtikleri ilgi çekici değildi ki şimdiye kadar?
Javier Bardem karşımda dururken, nereli olduğunu sormak yerine, "İnternetten bakarım ya.. Neyseah, şimdi yanına gidip de nereli olduğu mu sorulur, poff!!!" deyip arkamı döndüğüm "bıkbık"lı rüyalardan sonra bunu görmemin üzerine fark ettim ki, aklına güvendiğin adama düşünme işini rahatça teslim edebiliyormuşsun. Böylece kafa da rahat ediyormuş mu ne?
Bir iyileşme sinyali olarak rüyada Simon Pegg görmek, aslında göründüğü kadar anormal değil:(
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder