Google

Ben iyiyim de, çevrem kötü...

17 Temmuz 2014 Perşembe

Adabazar, Adabazar!!!

Esenlikler dileyen bir otobüs şirketiyle bir yere gidince ne de esenlik doluyor insan! 
Velhasılkelam sorun şehirlerde değilmiş harbiden de Hande Yener'in de dediği gibi. Ama... şehir otobüsü diye midibüsten bozma taşıtlara ziplenmiş çaresiz suratların görüldüğü bir şehirde, insanın suratına şlak diye bir tebessüm patlıyormuş hafiften acıtan bir tokat gibi. 
Ya da trafik ışıklarının garip çalıştığı ya da hiç olmadığı bir yerde karşıdan karşıya geçmenin ya da yolda geçiş üstünlüğünün kime kalacağının doğaçlaması da insanın içinde garip bir duygu coşlamasına neden oluyormuş. İyi mi yoksa kötü mü diye karar veremediğim bir ruh haliyle "dudaklarım uçuklaya uçuklaya", tanımlanamaz bir mutlusuzluk yaşıyorum.
Geceleri kurt adama dönüşebildiğim bir şehir, kendimi daha bir yadırganmaz hissettirdi sanki… Rahatça dönüşebiliyorsun falan, kendini zincirlemene gerek kalmadan… "Uyandığında, ağzın kanlar içinde aynaya bakıyorsun" ve gece dışarı çıkıp kimi paramparça ettiğini hatırlamıyorsun… Güzel bir sorumsuzlukmuş efenim bunlar… Kendin gibi hissedebiliyorsun sanki hafiften… Peki ya kendin gibi anlaşılabiliyor musundur? Tabii ki cırt...
Bazen "yabancı bir şeyler" duymak insanın kalbini kırabiliyormuş. O zaman kafanda yankılanan "Hiç konuşmadan anlaşabilir miyiz acaba?" mottosundan sıyrılmaya çalışıyorsun… Yine suratına iniyor anasını satayım, zira durdurulamıyor kendisi!
Gidebildiğim her yere gidip toplu taşıma araçlarını ve trafik akışlarını bir müddet izleyip, sonra bir yere gidip sadece uyuyup, sonra yine başka bir yerde tekrar aynı şeyleri yapmak istiyorum… Sorun belki şehirlerde değil lakin… insan adapte olana kadar kendi olmaktan vazgeçebiliyor sanki bir süre… Sürekli gidersek, ne sorunlu bir şehir ne de sorunlu bir insan kalır gibi. Sadece bir yerlere alışmamak lazım…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yandex.Metrica