Google

Ben iyiyim de, çevrem kötü...

29 Mayıs 2014 Perşembe

Kuzey

Kuzey ülkelerinin en büyük özelliği insanın içine kurt düşürüp, ot tıkamak sanırım. Akla gelip gelip, getirtip getirtip dejavu sanrılarına sokuyor insanı. Bir Den Brysomme Mannen'dir ki, dünyaya gelip gözümüzü asıl açtığımız yerin Burhaniye durağı gibi unutulmuş bir yer olduğunu sokuyor göze. "Hep değil; arada bir güzel olsa yeter." diyor "Ah, nerede o eski dondurmalar" dercesine... Bu kadar evrenselken insan özlemleri, neden geçmişteki her şeye dönerek modernize etmeye çalışırken içini boşaltıyoruz her şeyin ve eskinin anısını da hatırlayamayacak bir hale getirerek kötüleştiriyoruz. Kutuplara da gelsen, ekvatora da gitsen aynıdır diyor bir nevi. Neredeysen oraya çakıl; sen gitmek istersen, her şey seni terk eder bir anda. Dönüp de bulamayınca üzüleceğin şeyler varsa, gitmeye çalışma deyip çakıyor seni olduğun yere ve başta deli saçması olduğunu söylediği, "Ne... Ne de" şiirini sıkıştırıyor insanın ne tatminsiz ne memnun olamaz yapıda olduğunu gösterip pişmanlıklarını sorgulatarak. Aslında hiçbir pişmanlığa sahip olmadığını anlıyorsun o güne kadar... Sadece şımarıkça bir tatminsizlik... Asıl pişmanlığın nasıl ve ne olduğunu anlatıyor sana sakin sakin. Pişmanlık, zırıldadığın her iki şeyden birini kaybettiğinde aslında o iki şeye de aynı anda sahip olabilme ihtimalini sevdiğini fark ettiğin an ortaya çıkan şeydir, bencilliktir, hep banacılıktır, kuyruk acısıdır. "Noi Albinoi" ne demektir bilmem ve öğrenmeye bile çalışmadım ama iki ucu katmerli dilemmayı andırır benim için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yandex.Metrica