Google

Ben iyiyim de, çevrem kötü...

15 Kasım 2011 Salı

Çocukluğuma inecek olursak...

12 yaşımda farklı bir hayat içine girme arifesinde, gözlerimde diğer insanların gözlerinde gördüğümün aksine, hiçbir parıltının hiçbir zaman var olmuş olmadığını fark etmem, nefret ettiğim aynalardan biriyle karşı karşıya gelmemle oldu. Canlı renkler beni canlı göstermeye yetmiyordu da ayrıca. 
Sonra her gün saatlerce aynaya baktım… Aynayı ve içindekini sevmek zorunda değildim… 
7 yaşımda kalorifer peteği olmayan bir eve ilk yerleştiğimde, ilk defa hayal kırıklığına uğramış olsam da, sonra en çok soğuk havaları sevmeye başladım. Başka bir yere gitmeye gerek yoktu bulunduğum odadan; sadece tek bir oda ısınıyordu. Bu da küçük bir odadan çıkmak zorunda kalmamamı meşrulaştırıyordu. 
Soğuk ne kadar kuru ve iliğe işliyorsa, o kadar sarılmak istiyorum havaya... soğuğu içime her çektiğimde ciğerlerimi parçalıyormuş gibi acıtmasını ve nefesimi kesmesini, nefesim kesilecek kadar seviyorum… 
6 yaşımda ilk defa kar yağdığını gördüğümde, bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi görünemeyeceğini düşünmüştüm. 
Dünyada insana zarar verecek tek şeyin, karlı havalarda şehre inebilecek bir ayı olabileceğini düşünüyordum oysa ne güzel yahu… :) 
Şimdi, saçlarım beyazlamaya başladı. Beyazlayacak kadar yaşadım mı?

2 yorum:

  1. :) güzel yazmışsın. Bu benim tuhaf bir takıntım haline geldi. Bir blogdaki ilk yazıyı hep merak etmişimdir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beklenti karşılayacak düzeydeyse, sevindim:) :P

      Sil

Yandex.Metrica