Google

Ben iyiyim de, çevrem kötü...

1 Ağustos 2015 Cumartesi

Ülkemizin Mazlum Teröristleri ve Terör Empatizanları

Öğretmeni tarafından sevilen bir öğrenci olduğunu anlama yöntemi olarak, sıra dayaklarında öğretmenin en hafif vurduğu kişilerden olduğumuzu bilmenin bize mutluluk verdiği bir ortamda, aslında tam anlamıyla eşek gibi yetiştirilmemize rağmen yine iyi adam olmuşuz gibi... Şiddeti ufak dozlarla vererek, bizim için sevindirici ve sevimli hale getirmişler meğer. Zira okul anılarımızla ilgili konuşmalarımızın da en az yarısını kaplayarak bizi kahkahalara boğan bir konu olmuştur bu. 
Birden fazla hükümet gördüm ben öğrenciliğimde. Babamın ve dedelerimin anıları da hep benzerdi aslında. Suçu kimseye atmayın yani! Kötülüğümüzü her koşulda yaşatmış bir toplum olmuşuz zaten her zaman, egolarımızı her şeyi gizliden gizliye kötüleyerek ve yaftalayarak da beslemek suretiyle... Bir anda dokunan bir sihirli değnek tüm insanların değerlerini değiştirmiş gibi davranmayın; yaşadığınız öfkelerinize ve arzuladıklarınıza ve kendinize dönüp bir bakın, neleri kabul ederek normalleştirdiğinize...
Üstteki birkaç grup insan gidip geliyorken, aynı kalan bir şeyler varsa; o ülkenin her zaman içinde olan, IRKLARDAN BAĞIMSIZ OLARAK, tüm insanları ve “insanlık” anlayışlarıyla ilgilidir. Şiddetin, ölümün ve terörün normalleştiği ve rahatça savunulduğu bir ortam, ancak böyle bir insan yetiştirme tarzıyla gerçekleştirilebilirmiş demek ki... Geçmişten beri yapılan tek şey, medeniyet oluşturmak için değil; dağlardan silahla inip, vicdanı sızlamayacak eylemlerde bulunacak insanlar yetiştirmek içinmiş. Hepimiz birer intihar komandosu eğitiminin temelini almışız daha ilkokul sıralarımızda "eğiticilerimizin" gelip bize tek tek vurmasını beklerken... Üzerine bir şeyler koymak da bizim yeteneklerimize kalmış işte, hepimiz tam olarak başarılı olamamışız bu yolda. Şiddeti bu kadar sindirdikçe, terörü normal bulmamız normal yani... Bunu normal bulmam da normal mesela... 
Şimdiye kadar, demokraside adaletin olmadığına inandığını söyleyip, insanların belirli bir yüzdesini çok rahat bir şekilde "koyun" olarak adlandıranlar, vaat olarak pkkyı uysallaştırarak buna son vereceklerini söyleyen, pkk sözcülerini desteklemeyi vicdanlarında haklı bir temele bağlı gösterebilmek için bir anda demokrasi savunucusu olup, şartlarını masada tartışıp konuşarak bir anlaşma aşamasına girilebileceği belirtilmişken ve henüz kimin menfaatine gelişeceği bilinmeyen bir ortam varken bile, üst üste terör eylemleri gerçekleştirenlerin ve bunları önlemek için hiçbir varlık gösteremeyen vaatçilerin, asıl niyetlerinin mevcut düzen ve ideolojilerde bir dönüşümle çözüm aranması yerine toprağın “bölünerek”, herkesin kendi yoluna gitmesini istedikleri bu kadar açıkken, teröristlerin dile gelmesini demokrasi olarak tanımlayabiliyorlar hala. Yine ilk kurşunları pkk sıkmışken, "pkknın yaptıklarını onaylamıyoruz, barış için araya girip, çabalacağız." demek yerine, yapılan tüm saldırıları "pkk bunu yapmaya mecbur bırakıldı" gibi mağdur edebiyatlarıyla haklı çıkarmaya çalışan ve destekleyici ifadeler kullanıp, ancak 10 günün sonunda ve sadece oy kaybı kaygısıyla, "yok yok aslında bunu desteklemiyoruz" diyen partiyi hala demokrasi düşünceleriyle savunabilmek ne tür bir ciğer gerektiriyordur acaba?   
Devlet, topraklarının içinden bir parçasını çıkarıp kendi iradesiyle vermeyecekse, her fırsatta açık bir şekilde ifade ettikleri, “özlemini çektikleri” “özgür” oldukları bir “yurt” ve “yuva”nın sıcaklığını oluşturun onlara evlerinizde birer odanızı tüm demokrasi anlayışınızla açarak. Çünkü dağlar soğuktur, üşürler ve mayın döşeyip kaçmamışlarsa, bazen de askerlerle çatışır yaralı düşerler (Haa o zaman da ”gazi” olurlar değil mi?)... Bilgisayar oyunlarınızda gönderdiğiniz gibi, onlara ufak ilk yardım paketleri göndererek küçük tatlı sürprizler yapın mesela. Biz alışmışız zaten teröristlerle yaşayıp, aynı yerde yemek yeyip, aynı kahvehanede oturup, aynı okula gidip, aynı yolları kullanıp, aynı işlerde çalışıp, aynı yere gömülmeye zaten... Şimdi demokrasinin sağlanması adı altında teröristlerle aynı masaya oturup konuşuruz da medeni bir şekilde. Ama naparsın, onlar da kana doyamayan vahşi içgüdüleri ne zaman harekete geçecek belli olmayan ve böyle kabul etmemiz gereken insanlar... Birden bire ensemize kurşun yiyip, evlerimiz basılırsa, yolumuza mayın döşeyip, meydanlarımızda kendilerini “şehit” mertebesine yükseltmek için bellerine bomba bağlayarak aramıza dalıp, bedenlerimizi parçalara ayırırlarsa, kusurlarına bakmayız artık napalım... İnsanları olduğu gibi kabul etmeliyiz. Çünkü, medeni bir insan olmak bunu gerektirir. 
Ülkemin teröristi bile bir başka oluyor yaa... Gel öpücem, sevgi doldum genel ambiyanstan ötürü... Bir de ellerinde çiçekle, barış ve özgürlük hashtagli pankart ve apo bayraklarıyla gezmiyorlar mı... Böyle “barış sevdalıları”nı görünce, sözlükten “demokrasi” sözcüğünün anlamını aratıp bakıyorum ve sessizce mutluluk gözyaşlarına gömülüyorum, ne kadar yol aldığımızı görüp sevinerek:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yandex.Metrica